O yüzyılda, bir şahıs olarak Ken’an Rifâî, kadîm bir gelenekten, bir bilgelik, belki bir Peygamberlik nûrunun irşadını almış o gelenekten, bir başka istikamete, bir yeni insan olma istikametine doğru da gidebiliyor. Belki çok sayıda onu anlayan, takip eden, fikirlerini tatbik eden, zihniyetiyle bütünleşen insan olmayabilir. Ama o ezelî ve ebedî olan o nuru, o hikmeti, sanki asırlar boyu o veçhesi içinde, kendi cephesinden, ama yine bütünüyle fark etmiş gibi. Şimdi buradan, İslamla nurlanmış olan veçhesi içinde o bilgeliğin içinden birşeyler söylemek istiyor. Tıpkı Hz. Mevlana’nın “şimdi yeni şeyler söylemek zamanıdır” dediğinde anlatmak istediği gibi.
Prof. Dr. Kenan Gürsoy, Açılış Konuşması
Dinli der dinsiz bize
Levm eder dinsiz bizi
Biz ne ondan bundanız
Hem de ondan bundanız…Ken’an Rifai Büyükaksoy
Kendileri (Ken’an Rifâî), tıpkı Hz. Mevlâna gibi insanın bir talep varlığı olduğunu ifade edecekler: ‘Bilgin sana kıymet, talebin neyse o’sun sen’. O halde siz eğer bu saf talebi kendinizden hareketle Hakk’a doğru yakalayabilmiş ve bunu bir dinamizm hâline getirebilmişseniz hem bir varlık alanı içindesiniz, bir varoluşsunuz, ve bu varoluşta bütün bir varlığın temel sırrı gizli, hem de siz aynı zamanda bu talebin safiyetinde bütün bir insanlıkla bir ve berabersiniz. Çünkü tezâhür edeni, ortaya çıkanı, kendinden ifade edilenin ta kendisini, Allah’ın kudretinden başka bir varlık olarak düşünmüyorsunuz.
Prof. Dr. Kenan Gürsoy, Değerlendirme Konuşması